Uçsuz bucaksız Evrende yaşam barındırdığını bildiğimiz tek yer –şimdilik – gezegenimiz Dünya. Peki böylesi sonsuz olasılıklar cennetinde, bir başka Dünya yok mu? İşte bu soru, bilim insanlarını yeni dünyalar bulma konusunda cesaretlendirmeye devam ediyor. Öyle ki şimdiye dek onlarcasını keşfettiler. Hatta NASA’nın sadece bu amacı güden Kepler projesi çok başarılı sonuçlar elde ediyor. Keşiflerle ilgili haberler, her ne kadar önümüzdeki sene bavulu toplayıp gitme hissi uyandırsa da şimdilik görünümleri bile yalnızca “Temsili” resimlerle sınırlı.
Ben de bu yazımda, mesafe olarak uzak ancak bilimsel olarak yakın Dünya Benzeri Gezegenlerin özelliklerine ve keşfine dair çeşitli bilgilere yer vereceğim.
Güneş Sistemi Dışındaki Gezegenler Nasıl Keşfediliyor?
Güneş Sistemi dışındaki gezegenler kısaca Ötegezegen (Exoplanet) olarak adlandırılıyor. Bu gezegenler, çeşitli yöntemlerle keşfedilebiliyor ancak günümüzde en fazla sayıda Ötegezegen keşfi, Geçiş Fotometrisi denilen bir yöntemle yapılıyor. Bunda, Kepler’in temel amacının bu yöntemi kullanarak Ötegezegen keşfetmek olmasının rolü büyük.
O halde öncelikle Geçiş Fotometrisi yöntemine, ardından da kısaca diğer yöntemlere göz atalım.
Geçiş Fotometrisi Yöntemi
Bu yöntemi, “Hedef bir yıldız etrafında dönen ötegezegenin, yıldız ile bakış açımız arasından geçişi sırasında ışık eğrisinde yarattığı etkinin ölçümü” olarak tanımlayabiliriz. Daha basit anlatmak gerekirse bu yöntemin temeli, ötegezegenin kendi yıldızı önünden geçerken oluşturduğu gölgenin incelenmesidir.
Boyutu tespit edilmiş bir yıldız için ışık eğrisi incelendiğinde düşüş miktarı, ötegezegenin boyutunu (yarıçapını); ışık eğrisindeki değişimin frekansı, ötegezegenin yıldızı yörüngesinde dönüş süresini (1 ötegezegen yılını); yıldız çevresinde dönüş süresinin tespiti ise ötegezegenin yıldızına yaklaşık uzaklığını belirlemeye yardımcı olur.
Işık Eğrisindeki Değişim Frekansı - NASA/Ames/Kepler Mission
Bu yöntemle bir keşif yapabilmek için, ötegezegen yörüngesi ve yıldızının bakış açımızla kesişmesi gerekiyor. Bunun için, yıldızın yeterince büyük ve ötegezegen yörüngesinin yeterince küçük olması avantaj sağlıyor. Ayrıca ötegezegen yörünge düzleminin bakış açımıza paralel olması da gereklilikler arasında. Bir yıldız/ötegezegen sisteminin bu şartları sağlama olasılığı çok düşük. Ancak şanslıyız ki galaksimizdeki yüz milyarlarca yıldız, bu ihtiyaca fazlasıyla cevap veriyor.
Bu yöntemin, diğer dezavantajı ise yüksek hata olasılığı. Zira farklı özelliklere sahip yıldızlar yapıları gereği düzenli ışık dalgalanmaları yaratabiliyorlar. Bu da ışık eğrisini inceleyen bilim insanlarını yanıltabiliyor. Keşifleri doğrulayabilmek için birçok detaylı analiz gerekiyor. Konuya ilişkin 2012 yılında yapılan bir araştırma, hatalı keşif olasılığının %35 civarında olabileceğini öne sürüyor.
Ancak şartlar ne kadar zor görünürse görünsün NASA, 2009 yılında uzaya gönderdiği Kepler uzay teleskobuyla araştırmalarını sürdürüyor.
Diğer Keşif Yöntemleri
Konuya ilgi duyanlar için, ötegezegen keşfinde kullanılan diğer yöntemleri de kısaca tanıtmakta fayda var.
Doğrudan Görüntüleme Yöntemi: Bu yöntemle, yıldızına yakın konumdaki çok büyük (Jüpiter’den bile fazlaca büyük) ötegezegenler doğrudan görüntülenerek keşif sağlanır.
Gökölçüm (Astrometri) Yöntemi: Yıldızı yörüngesinde dönen bir ötegezegen, yıldızına -yıldızın kendisine uyguladığı gibi- bir çekim kuvveti uygular. Bu da yıldızın da küçük bir yörüngede titreşimine yol açar. Bu yöntem, yıldızdaki bu hareketin izlenmesiyle ötegezegen keşfini sağlar.
Radyal Hız Yöntemi: Gökölçüm yönteminde bahsedilen, “Yıldızın küçük bir yörüngede hareket etmesi”; Yıldızın Dünyaya göre hızında belli değişimlere yol açar. Bu hız değişim modelinin incelenmesiyle Yıldız çevresinde yer alan bir ötegezegen keşfedilebilmektedir.
Polarimetri Yöntemi: Yıldızdan yayılan ışığın, ötegezegen atmosferindeki bileşenler tarafından soğurulması sonucunda ışık spektrumunda belli dalga boylarında kırılmalar görülür. Bu kırılmalar hem bir ötegezegen varlığına hem de o ötegezegenin atmosferindeki bileşiklere dair bilgi verir. Bu yöntem, tek başına ötegezegen keşfinde teorik olarak kullanılabilir olsa da pratikte, keşfedilen bir ötegezegenin atmosferindeki parçacık bileşimlerinin tespitinde kullanılmaktadır.
Kütleçekimsel Mercekleme Yöntemi: Yıldızlar, güçlü yerçekimleri sayesinde çevrelerindeki ışık ışınlarında bükülmeye yol açarlar. Bu da bir yıldızın, kendi arkasındaki başka bir yıldız için mercek görevi görmesine neden olur. Bu sırada mercek görevi gören yıldızın etrafında dönen bir ötegezegen, merceklenmiş görüntü üzerinde sapmalara yol açar. Bu yöntemle, mercek görüntüsü sapmaları incelenerek ötegezegen keşfi gerçekleştirilir.
Dünya Benzeri Gezegen Olma Kriterleri Nelerdir?
Dünya Benzeri olmak öyle kolay değil! Yukarıdaki yöntemlerle keşfedilen ötegezegenler belli kriterlerden süzülerek Dünya Benzeri olarak adlandırılmaya hak kazanıyor. Şimdi de bu kriterlere kısaca değinelim.
Boyut
Çok keskin çizgilerle belirlenmiş olmasa da Dünya Benzeri adayımızın, çoğunlukla Geçiş Fotometrisi yöntemiyle belirlenmiş boyutunun 0.8 ile 2.0 Dünya çapında olması tercih ediliyor. Küçük olanlara Alt-Dünya (Sub-Earth) büyüklerine ise Süper Dünya adı veriliyor.
Yapı
Dünya Benzeri adayımızın kayalık bir yüzeyi olması isteniyor. Bunun için cismin çapının yanı sıra, çoğunlukla Radyal Hız yöntemiyle belirlenen kütlesi dikkate alınıyor ve dünyanınkine yakın bir özkütlesi olması bekleniyor. Bu da 5.5 gr/cm3 civarındaki bir değerin kabul edileceği anlamına geliyor. Ayrıca varsa, ötegezegenin atmosfer bileşimi de yapısına ilişkin bir artı olarak kriterler arasında yerini alıyor.
Yıldız ve yörünge benzerliği
Galaksimizde çok çeşitli boyut ve türde yıldız bulunduğundan, yıldız ve yörünge benzerliği kriteri; Yaşanabilir Bölge (Habitable Zone) terimiyle ifade ediliyor. Yıldız özellikleri ve bu özellikler dahilinde sıvı suyun bulunabileceği yörünge alanı belirleniyor. Dünya Benzeri adayımızın da bu yörünge alanında yer alması bekleniyor.
Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla geçen Ötegezegen, Dünya Benzeri Gezegen olarak adlandırılmaya hak kazanarak, kaşifi tarafından gururla duyuruluyor. Eylül 2021 itibariyle bu ünvana sahip 50'nin üzerinde ötegezegen bulunuyor. Bu ötegezegenlerin bize uzaklığı ise 5 ila 5000 ışık yılı arasında değişiyor. Yani şimdilik onları ziyaret etmemiz maalesef mümkün değil.
Ancak kim bilir, belki önümüzdeki çağlarda ışık hızı mertebesinde yolculuk etmek mümkün olacak; bu yolculuklar “Evrende Yalnız Mıyız?” sorusuna cevap verecek; ve belki de bu ötegezegenlerden biri tükettiğimiz Dünyamızın ardından insanlığın yeni anavatanı olacak.
Comments